Annenin Boşluğunu Yemekle Doldurmak

 


Annem bana gebe kaldığını öğrendiğinde sadece ağlamış. Depresyon gebeliğine arkadaş olmuş. Kendimi onun karnında hayal ettiğimde sadece anneme acı veren bir suçlu olduğumu hissediyorum. (İncinmiş Çocuk Modu) Doğduğum gün terkedilmişim. Annem onu görmek istemiyorum demiş ve beni reddetmiş. Ben kimim sorusunun cevabı bende ‘’sadece bir hüzün kaynağıyım, varlığıyla yok eden bir suçluyum. ‘’ şeklinde yankı bulur. Annem bana bakmayınca mecburen anneannem sahiplenmiş beni. Anneannem soğuk bir kadındı ama bütün ihtiyaçlarımı karşılardı. Ben iştahlı bir bebekmişim. Anneannem ağlayışlarımı mama ile sustururmuş. Bir sıfır hayata mağlup başlayan torununu besleyerek galip pozisyona getirmeye çalışırmış. Yemeğin acıya iyi geldiğini ben taa o zamanlarda keşfettim galiba. (Kopuk Kendini Avutan Mod)

Annem ben doğduktan sonra daha da kötüleşmiş, hastane yatışları olmuş. Ziyaretime hiç gelememiş. Babam hastane, ev, iş ve benim aramda mekik dokumuş. O da bezmiş hayattan. Anneme zarar verdiğim yetmezmiş gibi bir de babamı perişan etmeyi başarmışım minicik bedenimle.(Cezalandırıcı Ebeveyn Modu)  Bir yaşıma geldiğimde babam beni eve götürmüş. Anneannem de benle gelmiş ama çok kalamamış dönmek zorunda kaldığında ben annemle baş başa kalmışım. Ancak annem bana bakamamış, evde olan yardımcılar sürekli değişmiş. Bir türlü düzen tutturulamamış. Babamın hep beraber aile olma girişimi maalesef başarısızlıkla sonuçlanmış. Babam beni annemden korumak için yine anneanneme götürmüş. Ben terkedilerek korunan bir çocuk olmuşum. (Terkedilme Şeması, İncinmiş Çocuk Modu)

Çocukluğum boyunca babam beni düzenli olarak haftada bir kere ziyarete gelirdi. O ziyaretler hayatımın en kıymetli anlarıydı. Önce markete uğrar sevdiğim bütün yiyecekleri, tatlıları, çikolataları alır, eli kolu dolu bir şekilde zile basardı. Ben onun zil çalışını tanırdım. Üst üste üç kere kısa basardı zile. Bu ses dünyanın en güzel melodisiydi. Zil çaldığında kalbim öyle çarpardı ki ağzımdan çıkacak gibi olurdu. Zil sesi benim vuslatımdı. Koşarak kapıya giderdim. Babama sarılır öperdim. O da bak sana neler aldım derdi. Yokluklarının boşluğunu market poşetlerinde olan yiyeceklerle doldurmaya çalışır gibi poşetleri uzatırdı bana. O kısacık ziyaret vaktinde en çok istediğim zamanın durmasıydı, zaman ise bana düşmandı. Diğer günlerde geçmek bilmeyen zaman babam geldiğinde öyle hızlanırdıki göz açıp kapayıncaya kadar ayrılık vakti yine gelirdi. Babamın gidişinden kalan boşluğu getirdiği yiyeceklerle doldururdum. Kursağımdan geçen her lokma sanki sevgi gibiydi, babamın sıcaklığını bana hissettirirdi. Babamın gidişinin acısını ancak bu yiyecekler bastırıyordu. Babamdan gelenleri yiyerek babamı içime alıyordum sanki. Babam bir sonraki gelişine kadar bana bıraktığı yiyeceklerle benim için var olmaya devam ediyordu. (Terkedilen incinmiş çocuk modundan kopuk kendini avutan mod ile kurtulmak)

Günler zor geçiyordu. O günlerin en derin hissi bende boşluktur. Boşluk berbat bir his, içine düşersem beni yutacak dev bir canavar gibi. Ondan kurtulmanın yolu ise yemek yemekti. O anlarda boşluk canavarı yok olurdu. O beni yemeden benim yemek yemem gerekirdi. O yiyecekler beni değerli kılıyordu çünkü babam bana sevgisini yiyecek getirerek gösteriyordu. Ben de onları yiyerek sevildiğimi, değerli olduğumu hissediyordum.

Yaşım büyüdükçe anneannem beni uyarmaya başladı. “Bu kadar çok yeme kilo alıyorsun, şişko bir kız olacaksın yoksa!” Beynimden vurulmuşa döndüm zaten istenmiyordum bir de şişko olursam babam da beni sevmezdi, ya o da hiç gelmezse diye çok korktum. Ama elimde olan tek kaynağımı da kaybedemezdim bir yol bulmalıydım. Anneannemden gizli yemeye başladım ama yakalanıyordum çünkü bedenim laf dinlemiyor genişliyordu. Anneannemse yargılamaya devam ediyordu. “Göbeğin benimkinden büyük oldu bu ne hal!” diyordu. Gizli yemek bir çözüm değildi. Daha önce çok yediğim vakitlerde kustuğum olmuştu. Kusmak çok iğrenç olsa da kustuktan sonra rahatlatıyordu. Birden bu geldi aklıma, ama kendimi kusturmanın yolunu bulmam gerekiyordu. Çabalarım kısa sürede yanıt verdi tek bir parmak hareketi kusmam için yeterliydi. Zamanla buna bile ihtiyaç duymadan kusabiliyor olmuştum. Artık hem yiyerek boşluğa düşmüyor hem de kusarak kilo almıyordum. Hayatımda ilk kazandığım zafer bu olmuştu. 

İlkokula başlama vaktim geldiğinde babam bir gün geldi ve artık eve gitme vakti geldi dedi. O an içimdeki hissi tarif edemem sevinç, hüzün, acı, boşluk… Aynı anda evrende olan bütün duyguları hissettim sanki ruhum bunu kaldıramadı bedenimden ayrıldı.(Kopuk Korungan Mod) Babam hadi çantanı toplayalım dediğinde bedenime geri döndüm. 

Annem bana, ben de ona yabancıydım. Onunla aynı evde kalmak nasıl olacaktı? O kadar az görmüştümki onu o güne kadar, anne deyince aklıma sadece boş bakan hüzünlü gözleri geliyordu. Eve varınca kapıyı evin yardımcısı açtı. Babam hadi gel anneni görelim dedi. Yatak odasına gittiğimizde yatıyordu. Babam ona kızımızı getirdim dediğinde, annem döndü yataktan kalkmadan , bir şey söylemeden bana öyle bir baktı ki bakışları kalbimi delip geçti. Hüzün, öfke karışık olan o bakış bugün gibi aklımda. O an içim parçalandı ve içimden bana tanıdık olan bir ses yine dile geldi ‘’onun bu halinin sebebi sensin, seni sevmemesinin nedeni sensin. “ diye tüm gücüyle bağırdı içimdeki celladım. (Cezalandırıcı ebeveyn modunun yargılayarak incinmiş çocuk moduna düşürmesi)

Odadan çıktığımda evin yardımcısı aç mısın diye sorunca kendimi azgın denizde boğulmak üzereyken can simidi bulmuş gibi hissettim. Mutfakta yardımcının hazırladığı ne varsa öyle hızlı yedim ki yemek bitene kadar nefes bile almamış olabilirim. Yemek bittiğinde tanıdık şişkinlik hali ve ona eşlik eden suçluluk yanı başımdaydı. Hızlıca tuvalete gittim ve artık profesyonelleştiğim işlemi tekrarladım. 

Okul hayatım boyunca annem çok kez hastaneye yattı. Evde olduğu zamanlarda da var olduğunu kanıtlayamazdım. Evde olan sadece bedeniydi. Ruhu bizi çoktan terk etmişti. İlkokuldayken bir gün annemin odasına girdiğimde yerde boş ilaç şişelerini gördüm. Annem öylece yatıyordu. Anne dedim tepki vermedi buna alışkındım ama ters giden bir şeyler olduğunu hissettim. Onu salladım uyanmadı, çığlık attım yardımcı yanımıza geldi babamı aradı, babam eve gelip annemi hastaneye götürdü. O odada ilaç şişelerinin arasında yapayalnız kaldığımda içimdeki celladım  “Bütün bunlar senin yüzünden, sen bir katilsin hem de annenin katili.” diye fısıldadı kulağıma. (Cezalandırıcı Ebeveyn Modu)  Koşarak mutfağa gittim ne bulduysam yedim. (Kopuk Kendini Avutan Mod) Karnım şişince tuvalete gidip kustum sonra tekrar yedim tekrar kustum akşama kadar kaç kere tekrar etti bu döngü bilmiyorum. En sonunda ilaç şişelerinin arasına annemim yatağına yattım. Gözümü açtığımda babam gelmişti. Annemin iyi olduğunu ama bir süre hastanede kalması gerektiğini söyledi. Evimiz olağan haliyle ölü gibiydi ancak annem hastaneye yatırıldığında o ev çürümüş bir cesede dönüyordu. 

Çocukluğumdan bana miras kalan bedenen var olan ama ruhen yok olan annemin boşluğu, annemin hüzünlü gözleri ve bütün bunların müsebbibi olarak kendimi görmemin suçluluğu… Bu hisleri kusmak isterdim ama duygularımı kusmam mümkün olmadı. Ben de yediklerimi kustum Yediklerim de duygularım gibi kaldırabileceğimden fazlaydı ama en azından onları kusabiliyordum. Bugün ne zaman acı hissetsem (İncinmiş Çocuk Modu) beni acıdan kurtaran, celladımı (Cezalandırıcı Ebeveyn Modu) susturan yemeklere sığınıyorum (Kopuk Kendini Avutan Mod)  ve kustuktan sonra kendime şu şiiri okuyorum.

Anneciğim

Ak saçlı başını alıp eline,

Kara hülyalara dal anneciğim!

O titrek kalbini bahtın yeline,

Bir ince tüy gibi sal anneciğim!


Sanma bir gün geçer bu karanlıklar,

Gecenin ardında yine gece var;

Çocuklar hıçkırır, anneler ağlar,

Yaşlı gözlerinle kal anneciğim!


Gözlerinde aksi bir derin hiçin,

Kanadın yayılmış, çırpınmak için;

Bu kış yolculuk var, diyorsa için,

Beni de beraber al anneciğim!

Necip Fazıl Kısakürek







Uzm. Kl. Psk. Reyhan Nuray Duman, Psikoloji


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yenidoğan Sünneti

Kadınlarda İdrar Kaçırma

Dişeti Çekilmesi